BİLGİNİN GÜCÜ

Zamanın en büyük kazanımı şüphesiz bilginin erişilebilirlik konusunda ki kolaylığıdır. Tek tıkla tüm dünya parmaklarınızın ucunda derken, konuyu biraz irdelemek gerektiği kanısındayım. Evet doğru, bilgi koca bir umman. Lakin bu ummanda rastlayacağınız binlerce seçenek, sayısız belirsizlik, etrafınızın uçsuz bucaksız maviyle çevrili olması gibi birçok unsur, size yaşam kalitesi ve gerekliliği açısından her zaman iyiyi sunmuyor. Hal böyle olunca tehlikeye açık sularda en kıymetli olan bilgiyi mavinin derinliklerinde kaybetmek işten bile değil. Hepimizin ortak düşüncesi olan, söylerken onaylamaktan geri kalmadığımız ama dönüp kendimizi çok adil olarak sorgulamadığımız tüketim çağındayız. Bu ifade de toplumun tüketim kalemlerini saymakla bitiremiyoruz. Gereksinim diyelim, bütüne ayak uydurmak diyelim, çağın gerekliliği diyelim. Adına her ne dersek diyelim tüketilen sadece maddi unsurlar değil oysa. Materyali hayatın merkezine bırakmış her düşünce bilgi ummanında farklı bir alandan besleniyor. Kişiliklerimiz, karakterlerimiz belirleyici unsurken, neyi seçtiğimiz de bir sonra ki seçimimiz için kumandası elinizden çıkmış tercihler olarak karşımıza geliyor. Çoğalan bilginin aslına erişmek zorlaştı. Kendi seçimlerinizle adım atarken, ardımızda hatırı sayılır etkin bir yönlendirme ve beğenilme çabası uğruna değişime uğradı. Hal böyle olunca tek tıkla erişilen bilgi resmi sayfaların dışında asimetrik bilgi sorunlarına yol açtı. En önemlisi de belki de insanın daha fazla bilgi uğruna, asıl bilgiye bıraktığı zarardı. Oysa salt olan hiç bir öğreti değişmeyecek, türetilmiş her lüzumsuz öge, kişilerin ve toplumların inisiyatiflerini belirlemek için kullanılacaktı. Oysa görmek keşfetmekti. Mutluluğun sırlarının içinde asıl olana erişmekti. Tüketilenin sadece madde değildi. Özünde mana, hissiyat ve geri döndürülemeyen yıkımları tetikleyen anlayışın yitirilmesi demekti. Bilgi bu hengamede kimin, neyi nasıl anlatmak istediği konusunda en çok servis edilendi. Hal böyle olunca yaşanan tüm sıkıntılar, kişilerin hangi durumda hangi söylediklerine sahip çıktıklarını sınama imkanı sundu. Hem de hiç imtihana tabi tutmadan... Doğru tüketim toplumundayız ama bu bizim manayı tüketme lüksüne sahip olduğumuz anlamına gelmiyor. Düşünün çamur bile ilmini bilenin elinde sanata dönüşüyor. Bilgi ayırt edenin dimağında fikriyatı besliyor. Daha güzeli bu merhalelerden geçenler birbirinin kalplerini okuyor. Zira görmek isteyene tüm yollar kendiliğinden açılıyor. Gerçek bilgiyle ve esenlikle kalınız. Hayriye Durmuş