CUMHURBAŞKANIN HAKAN’I
Bu ülkede yaşamak, dörtnala koşan atlarla yolculuk yapmak gibidir. Her an, her dakika etrafımızda o kadar çok şey yaşanıyor ki, bazen yakalamak mümkün değil. Ama biz de buna o kadar çok alışmışız ki, Avrupa’ya gittiğimizde oradaki yavaş akış bizi sıkabiliyor. Sanki insanlar yaşamaya üşenir bir halde günlük işlerini aheste aheste yapıyor ve bundan pek şikayetçi görünmüyor. Bizde öyle değil, biz öyle olamayız. Bu iyi bir özellik midir? Bilemem, ama kendi adıma söylemek gerekirse, iyi ki böyle.
Artık yeni seçim atmosferine girdik. Özellikle büyük makamların yeni adayları teker teker gün yüzüne çıkıyor, ama en çok gündeme oturan Hakan FİDAN ismi olmuş gibi görünüyor. Son günlerde FİDAN’ nın özgeçmişi ve kökü ile ilgili birçok yazı çıkıyor. Açıkça konuşmak gerekirse nereli veya kökeninin önemli olduğunu söyleyenler de var, önemli olmadığını söyleyenler de. Milliyetçi yapımızın hiç de küçümsemeyecek bir derecede olduğunu düşünürsek, özellikle Hakan FİDAN noktasında, nereli olduğu hiç de önemli olmadığını kabul etmeliyiz. Tıpkı diğer parti liderleri, başbakan ve cumhurbaşkanının etnik kökenlerinin bir önemi olmadığı gibi.
Çünkü önemli olan kişinin nereli olduğu değil, hangi göreve kimin laik olduğudur.
Çünkü belli yerlere gelmiş kişilerin buralara tesadüfen gelmediklerini, belli evrelerden geçmek zorunda olduklarını görüyoruz.
Çünkü bu makamlara gelene kadar birçok haksızlığa ve iftiraya uğradıklarını, ama buna rağmen dimdik ayakta durduklarını duyuyoruz.
Çünkü korkakların tarih yazamadığını biliyoruz.
Yani üç maymunu oynamadığımız sürece gerçekler önümüze daha net çıkıyor. Ayrıca Hakan FİDAN için” cumhurbaşkanının adamı” da diyebiliriz, ama birinin adamı olmak demek ne kadar kolaysa, ona iftira atmak da o kadar kolaydır. Güven kazanmak yıllar alabilirken, güveni yok etmek için bazen saniyeler yetebiliyor. Tabi ki liderlerin güvendiği yol arkadaşları olmalı, çünkü üstlendikleri tarihi sorumluluklarda ne kadar tek görünseler de, iyi bir ekibin olması başarıya giden yolun en önemli unsurdur. Zaten güçlü liderin en önemli özeliği etrafındaki güçlü kişileri iyi yönetmesi değil midir? Bir müddet sonra gerekli görev değişikliklerini
Resmi biraz küçültüp, olayı kendi yaşadığımız bölgeye ve şehre indirirsek, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Her generalin askerlere olduğu kadar, iyi komutanlara da ihtiyacı olduğunu hatırlatalım. Zaferler önemlidir ama barışın ve istikrarın devamı ondan daha önemlidir. Zirvedekiler ne kadar yalnız da görünseler, aslında oraya giden yolu asla tek başına geçemezler.