GÜCÜ YETTİĞİNCE

GÜCÜ YETTİĞİNCE

GÜCÜ YETTİĞİNCE
Bir yolculuk bu, konup göçtüğümüz mekanlarda bir varoluş hikayesi. Gittiğinde kalabilmek için bir mücadele. Gücünün yettiğince, dilinin döndüğünce... Avucunun içinde kalan ise yalnızca kalbinin içinde. Bazen konuşmaya dilin, söylemeye kelamın varmadığı zamanlarda susmanın güzelliğini keşfetmek gibi aslında. Yolcunun haline bürünmek, istikametin nerede başladığını ve nerede biteceğini bilerek yaşamak... Sözüm ona yüreğin yettiğince var olduğunun idraki ile yaşayabilmek belki de... Zamanın getirileri, koşturmaca ve hengamesi, umutlarımızı bir kış soğuğunda üşütse de, dert etmenin bile adabını bilerek yürümeli... Dün kapımızın önünde duran neşeli gülümsemeleri tükettiğimizden beri, bugün hüznün kuru yaprakları avuçlarımızda birikmiş gibi... Sahi kimlikler, kişilikler, koşullar ve sebepler... İnsanın hayatındaki tek belirleyici mi? Varlık ve yokluk kime göre değerli? İşte bu yüzden elini uzattığın mana, yutkunduğun lokma, önce gönlünü doyurmalı aslında. Önce kendi varlık bilincini, kim olup, kim olmak istediğini bilmeli insan evvela. Hiç bir fiziki terazinin insanın kendi vicdanından daha iyi tartmayacağını bilerek yaşamalı, zerre taneleri dahi ilahi terazide tartılacakken üstelik. Hatırlayınız. Sesinizin perdesi kendi iç çığlığınız, dert ettikleriniz yaşam standartlarınızda sahip olmak için uykunuzu kaçırdıklarınız. Bir de sorgulamak için yarış yaptıklarınız vardı, aslını bilmeden yorumladığınız... İnsan insanla sınanacak, demir demirle dövülecek. Her şey kendi kantarınca tartılacak. Üstelik hiç bir ayırım, kalbimizden seçtiğimiz kadar ince bir elekten geçirilmiş olmayacak. Kitle davranışları, sosyal sorunlar, doğru bilinenlerin fikir yıkımları ve bitmek bilmeyen kalıp yargılar... Hepsi önce insanı anlayarak düzelmeye başlayacak, önce kendinizi anladığınızda anlam bulacak. Önce düşünce değişecek azizim. Önce akıldaki düşünceler yara alacak. İnsan önce kalbinin yandığını algılayacak. Aklına fikir, kalbine umut düşünce işte o zaman ufku aydın kalacak Umut ve esenlikle kalınız. Hayriye DURMUŞ