İnegöl’de mobilya üretmek yalnızca bir ticari faaliyet değildir. Bu şehirde mobilya, nesilden nesile aktarılan bir kültürdür. Ben de bu kültürün içinde büyümüş biri olarak İnegöl’ü eleştirirken, aynı zamanda sahiplenerek konuşuyorum.
Bugün hâlâ İnegöl, Türkiye’nin mobilya kalbidir. Üretim kapasitesiyle, ürün çeşitliliğiyle ve tecrübesiyle bunu kimse inkâr edemez. Ancak sorunumuz üretim gücü değil; değişime karşı gösterdiğimiz direnç ve ortak hedeflerde buluşmakta yaşadığımız dağınıklıktır.
Yıllardır alışılan bazı yöntemler ve kısa vadeli bakış açıları, bu şehrin gerçek potansiyelini ortaya koymasının önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Oysa İnegöl’ün elinde son derece güçlü imkânlar var.
Bu şehirde üretimi bilen, dünyayı takip eden ve tasarımın önemini kavrayan ciddi bir insan kaynağı mevcut. Türkiye’nin birçok noktasına ertesi gün teslim yapılabilecek bir lojistik hıza sahibiz. Klasikten moderne, seri üretimden özel projelere uzanan çok geniş bir ürün yelpazemiz var.
Dahası, büyük ve kapsamlı projelerde tek tek firmalar yerine üreticilerin birlikte hareket edebileceği, iş paylaşımı yapabileceği bir altyapıya da sahibiz. Böyle bir model; teslim sürelerini kısaltır, kaliteyi artırır ve İnegöl’ü daha güvenilir bir üretim merkezi hâline getirir.
Peki, madem bu kadar gücümüz var, neden bunu yeterince kullanamıyoruz?
Neden tasarımı üretimin merkezine koyamıyoruz?
Neden büyük işleri paylaşarak daha hızlı ve daha kaliteli hizmet sunamıyoruz?
Ve belki de en önemlisi, bu gücü harekete geçirecek ekiplerin önünü gerçekten açıyor muyuz?
Artık şunu açıkça kabul etmeliyiz: İnegöl’ün ihtiyacı yeni fabrikalar değildir. İnegöl’ün ihtiyacı yeni bir bakış açısıdır. Alışkanlıkları değiştirmeden, birlikte hareket etmeden ve doğru insanlara alan açmadan bu potansiyel ortaya çıkmaz.
Bugün konuşmamız gereken kavramlar çok net: değişim, geleceği okuma, markalaşma, seri üretim ve dünyayı doğru anlama. Çünkü İnegöl için fırsatlar var, mobilya sektörü için fırsatlar var. Ancak fırsatlar, ancak onlara uygun altyapı ve zihinsel hazırlık varsa anlamlı olur.
İnegöl’ün elinde güç var.
Asıl mesele, bu gücü ortak akılla, cesaretle ve kararlılıkla harekete geçirip geçiremeyeceğimizdir