Gerçeğin izinde yol alırken evvela yoldaşlık ettiklerimizi seçeriz. 'Bir kelebeğin ömrü de üç günlük koca bir ömürdür, bir asırlık yaşanmışlıkta...' Oysa yaşanmışlıklar insanın ufkuna önemli ayrıntılar sunar. Yol aldığın insanları tanırken, zihnin kadar kalbin de anlamlı ipuçları sunar. İnsan dahil olduğu düşüncenin dahi kapısını önce asaletiyle çalar. Lakin gidişlerdir insanın asıl kimliğini yansıtan...
Bugün hayatı anlamak için önemli bir gün. Dünden kalanlar tecrübeleri sunan ayrıntılar. Yarın ise bugünlerin nasıl geçeceğine dair atılmış temkinli adımlar... Değişen düzenlerimiz bizi hayatlarımızı sorgulamaya itti. Her şeyin ne kadar kıymetli olduğu ve ne kadar değersiz olduğunu sınadık. Avuçlarımızda kalan, hayatın farkına varmadan yaşadığımız rutinler...
İnsanoğlu bu süreçte evvela bu yüzden rutin alışkanlıklarını gözden geçirdi. Yeşilin ve doğanın güzelliğini yeniden keşfetti. Sevdiklerinin yanında ve yakınında olmanın ne kadar büyük bir zenginlik olduğunu gördü. Onlara sarılamamanın, sebep olma korkusunun ne demek olduğunu yüreği titreyerek deneyimledi.
Yeni dünya düzeni diye adlandırılan bu süreç kimileri için sıradışı bir şekilde iyiyi görme imkanı verdi. Kimisine de zorlaştırabilecek sebepler türedi. Velhasıl yine herkes kendi heybesine alabildiği kadar nasiplendi.
Peki ya sokaklarında normalleşmenin farklı yansımaları olan şehirler, ket vurulan alışkanlıkların birden kavuşunca getirdiği olumsuz sahnelerden nasıl etkilendi? Günlerdir tertemiz caddeler hızla eskiye geri döndü. Tam tükettik derken duran hayatın içinde yenilenen ne varsa aynı hızla kaldığı yerden kaybolmaya devam ediyor sanki. Kazandığımız sahip çıktığımız, kaybettiğimiz ise farkında vardıktan sonra direnç gösterip görmezden geldiklerimiz. Tüm bu hemgamenin içinde payımıza düşen işte sadece bu; kaybetmeden kazandıklarımız... Her şey hızla normalleşseydi ancak keşke insan bu kadar unutkan olup kazanımlarını hemen kaybetmeseydi...
Sağlık ve esenlikle kalınız.
Hayriye DURMUŞ