KONSOMATRİS

KONSOMATRİS

KONSOMATRİS

Konsomatris… Geçen hafta ki yazımda az çok siyasetçilere değindik,devlet meselelerini ele aldık.Sonuç çok fazla değişmedi,değişmesi de beklenen bir şey değildi.Çünkü biz toplum olarak şahsi çıkarlarımızı,ülke ve devlet çıkarlarının üstünde tuttuğumuz sürece bu ülke dümeni kırılmış gemi gibi bir oraya bir buraya savrulmaya devam edecektir.Temennimiz artık güzel,huzur dolu bir ülkede,mutlu bir şekilde yaşamaktır.Peki bu nasıl olur.Bu hafta ona değinmek istedim.Dinimizin emrettiği gibi ,kul hakkı yemeyen,işimizi doğru,hakkıyla ve ahlaklı bir şekilde yaparak,dürüst bir insan topluluğu olmadığımız sürece sanırım bizden bir cacık olmayacak.Aşağıda yaşanan gerçek hikayeyi okuduğunuzda ne anlatmak istediğimi umarım kavramış olursunuz. Neyse uzatmadan konuya girelim… Her yıl aslen Posoflu olan ama yıllar önce Hollanda’ya çalışmaya giden Ahmet abi,ülkeye gelince muhakkak ziyaretime gelir.Hoş sohbet adamdır.Eski kulağı kesiklerden.Her sene geldiğinde önce, Fransa’da yaşayan hayırsız oğlundan,cazgır gelininden,yıllardır hasta olan eşinden sıkılmadan bahseder.Sonra laf lafı açar,Alman usulü sert kahve ister,yaşadığı anılarından bahseder uzun uzun.Ahmet abi iyi adamdır,gün görmüş adamdır, severim, hem de müşterim olur kendisi.Her gelişinde en az bir tane pahalı bağlama alır, oradaki eş dost arkadaşına hediye etmek için,sevilmez mi böyle adam. Bir gün yine konu açıldı sert kahve istedi,bir yudum aldı teşekkür etti.Gel otur bak geçen ne oldu dedi.Yeğeni varmış hafif yaşı geçkin 40-45 yaşlarında.İşi gücü hiç bir şeyi yok.Oradan buradan geçinen tiplerden.’’Dayı beni de oraya götürsene,burada iş yok güç yok,bana bir Hollandalı eş bul, isterse 70 yaşında olsun hiç fark etmez,yeter ki bende yurt dışına gideyim,Avrupa göreyim’’diye yıllardır başının etini yemiş durmuş .Ahmet abi de dayanamamış,sessiz kalamamış bu zamanı geçmiş çığlığa.Önce kendi çevresinden helal süt emmiş kız düşünmüş ,sonra hayırsızın teki buna kimse kız vermez demiş.Kızın başı yanmasın. Ahmet abi ortamcı adam,çevresi geniş,sonra gittiği barlarda,kefelerde çalışan, bayan arkadaşları gelmiş aklına,hayat kadını olanlarından,birinden biri işimizi çözer diye düşünmüş.Hani bir ara formalite evliliği çok yapıldı ya zaten o dönemlerde geçiyor hadise. Neyse uzatmayalım, ortamlarda para için yaşayan bir bayan arkadaşına anlatmış durumu.Formalite demiş,aynı evde yaşamayacaksınız,o senden bir şey talep etmez,sende ondan bir şey istemeyeceksin 2 yıl formaliteden evli kalacaksınız demiş.15 bin Euro’ya anlaşmışlar ,750€ kaparo vermiş,gerisi imzalar atılınca.Böyle bir iş ,bu tarz bir bayan için çok iyi para.Kadın dul ve bir de küçük kızı var,ilk önce çok sevinmiş bu parayı alacağına.Gel zaman git zaman dil bilmeyen yeğen,aracı Ahmet abi eşliğinde birkaç kez telefonda konuşmuşlar ,resimlerini birbirlerine göndermişler olacak bu iş,düğün yakın. Ahmet abi evrak işlerini tamamlamış,evlilik için gün almış,hatta yeğenine ev bile tutmuş.Derken gel zaman git zaman o ‘’kötü yola düşmüş hayat kadını’’ dediğimiz ablanın içinde bir huzursuzluk başlamış.Ahmet abiyi aramış konuşmamız gerekiyor,kahve içmeye gel.Ahmet abi şaşırarak atlamış arabaya gitmiş.Abla telaşlı ve huzursuz bir şekilde başlamış ahret sorularını sormaya‘’Ahmet ben bu işe tamam dedim ama senin bu yeğenin elinden ne iş gelir,ne iş yapar memlekette,özel bir yeteneği var mıdır?Özel bir merakı var mıdır?Hollanda’ya gelecek ama dilimizi öğrendi mi.Ne yer ne içer,nelerden hoşlanır?Aramız da bir şey olmayacak belki ama en nihayetinde kocam olacak demiş.Tanımak istiyorum. Ahmet abi gayet sakin ve kendinden emin bir şekilde,bizim oğlanın öyle özel bir hobisi mobisi filan yok,anlamaz o işlerden,yeteneği desen hiç yok demiş takozun önde gideni.Dil konusunu dert etme aç kalınca öğrenir demiş.Konuyu kapatmaya yeltenmiş bizimki ama nafile. Daha sonra Hollandalı abla,’’yeğenin benim ülkeme gelecek ama bu ülkede ne iş yapacak,ne üretecek,nasıl geçinecek,ne yiyip ne içecek,ülkeme ne faydası dokunacak’’ diyerek can alıcı soruyu sormuş.Ahmet abi bu sorunun sonunu anlamış ama yalanda söyleyememiş artık.Demiş ki,bak arkadaşım,bunları neden soruyorsun?Özetle,şimdi siz evleneceksiniz,benim yeğenim buraya gelecek,işsiz olduğu sürece o’na devlet bakacak,600-700€ arası neyse işsizlik maaşı verecek,sen niye dert ediyorsun bu kadar,paranı al git demiş. Sonra ortamı biraz sessizlik kaplamış,Ahmet abi kadını ikna etmeye yeltenmek için birkaç cümle sarfedecekken susturmuş kadın sus işareti ile.’’Nasıl yani ? Ben şimdi senin yeğeninle evleneceğim,o buraya gelecek ve benimle evlendiği için, hiçbir iş yapmadan benim devletim ona mı bakacak’’ demiş.Ahmet abi evet der gibi kafa sallamış.Hollanda’lı o Konsomatris abla çıkarmış cüzdanını ve ‘’kusura bakma ama ben böyle bir haksız kazanç elde edemem ‘’demiş.’’Ülkeme böyle bir ihaneti asla yapamam yapmamalıyım,bu yaptığımız çok büyük haksızlık ve suç’’ diyerek verilen 750€’yu masaya bırakıvermiş. Ahmet abi bu durum karşısında ne yapacağını şaşırarak elbette çok utanmış,aslında hiç teklif etmemeliydim diyor ama iş işten geçmiş ne yazık ki. 15 bin€ parayı 2 yılda zor kazanacak bu kötü kadın, ülkesinin çıkarları için bu paradan vazgeçiyor, ülkesini ne kadar seviyor, haksız kazanç elde etmemek için kendini feda edebiliyor ama bunların çoğu böyle diyor sevgili Erhan’cım,hayatta kimsenin hakkını yemezler,yedirmezler,devletlerine çok bağlılar.Daha sonra hak vermiş kadına,hata yaptığını anlamış,kadının ihtiyacı olduğundan kaparoyu almak istemese de ablamız zorla geri iade etmiş parayı. Şimdi bu olayın bir de ülkemizde geçtiğini düşünün ,sonuç sizce ne olurdu bana yazın lütfen…. Kalın Sağlıcakla…..