ŞİFA SESİ

Peki ya sesler olmasaydı? Hiç düşündünüz mü yolda giderken bir aracın gürültüsünü fark edememek, bir denizin dalgasını, bir kuşun cıvıltısını duyamamak ne kadar zor olurdu? İşte belirli engelleri olan insanların ne kadar zor bir hayat geçirdikleri burada daha net anlaşılıyor olmalı. İletişim derslerinde ikna ve konuşmanın süreklilik arz eden alışkanlıklar üzerine kurulu olduğu belirtilmekte. Zira etkili iletişimin en büyük belirleyicisi kişinin diyaframını doğru kullanması, beden dili, hitabet ve belagat ile süreklilik arz eden bir anlayış içerisinde iletişimde olmasıdır. Şüphesiz ki bundan dolayı ses bir duyusal özellik olmanın yanı sıra, tabiatın melodik bir ritim içerisinde fısıldadığı özelliği ile de önem taşımaktadır. Rüzgarın, yağmurun ve tüm canlıların bu ritme ahenkle adapte olduğunu söylemek mümkün. Seslerden bahsederken müzikten bahsetmeden olmaz. Müziğin canlılar üzerinde oluşturduğu dinginliği de unutmamak gerekir. Seslerin ahenkli şekilde bir araya gelerek oluşturdukları bütün, insan ruhunu da besleyen bir yapıya sahip. Kimi büyük zatlar müziği kulağın afeti olarak tanımlarken, sesler ve musikinin insan ruhunu tedavi edici yanının olduğu bimarhanelerin uzun yıllar şifa kaynağı olarak kullanılmasının gerekçesini açıklamış oluyor. Ecdat su sesi ile şifahane ve bimarhanelerde tedavi uygularken sesin inceliklerini keşfetmiştir. Batının karanlık dönemlerinde şifahaneden yükselen seslerin toplumun maddi ve manevi şifa merkezi, hastalıkların dinginlik bulduğu bir mekan olduğu görülmektedir. Ney üfleyenler bilirler. Sesin ruhunuzdan fısıldanan bir perde ile kalbin oyuklarına çarpışını duyarsınız. Dinlerken de ses, tedavi edici yanı ile ruhu sarmalar. Hastalık tedavisinde kullanılan makamlar bugün alternatif tıpta sesle tedavinin ayrıcalıklı yanını sunmaktadırlar. Su sesi ve müzik ile terapinin ilk örnekleri bugün alternatif tıp olarak tozlu raflardan çıkarılmaya dursun, makamların insan ruhu ve hastalıkları için iyileştirici gücü yıllardır bir nakış gibi ezgileri süslemeye devam etmektedir. Sesin ve dahi soluğun farkında olanlar, hangi makamın ve hangi sesin, hangi hastalığa iyi geldiğini bile incelemişlerdir. Hatta hangi zaman aralığında dinlenmesi gerektiğini bile önermişlerdir. Farabi'nin sınıflandırmasında da yer alan bu makamlar müzikle tedavinin belirleyicileridir. Örneğin Hüseyni makamı sükunet verirken sabah dinlenmesi tercih edilmektedir. Öte yandan Neva Makamı ferahlık vermekte Uşşak ise mide ve kalp rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Ruhunuzun bu kadar gürültüden etkilenmemek gibi bir gücü maalesef yok. Tüketilen onlarca cümle, durmadan konuşulan sıralı konuşmalar, etrafımızı çevrelen tüm gürültü unsurları sizce de kalbimizi ve zihnimizi ziyadesiyle yormuyor mu? İşte bu yüzden sessizliğin içindeki huzuru, güzel söz söylemenin içindeki lezzeti, gürültüden uzak tabiatın içindeki şifayı tekrar keşfetmeli. Az cümle, çok huzur, çok ses fazla şamata, gereksiz ritim, uyumlu ahenk gibi ayrımlara varmak içimizde şifa gibi bir kapıyı aralayacaktır eninde sonunda. İçinizin sesini dinleyin, mantık kalbin konuştuğu olmadan tek başına bir belirleyici değildir. Son bir cümle daha; sevdiklerinizin kulağınızda ve kalbinizde ki sesine sahip çıkın. İnsanın duyduğu en güzel seslerden biri şifa gibi bir kalple konuşan insanların cümleleridir. Huzur ve esenlikle kalınız. Hayriye DURMUŞ