Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Bu çıkış noktasına göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirtir. Toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel
kanunlardır.
Devletin temel
kurumlarının nasıl işleyeceğini belirler. Genel olarak
genel hükümler,
temel hak ve özgürlükler,
bireylerin topluma karşı görev ve sorumlulukları ile
yasama,
yürütme,
yargı gibi
anayasal devlet organlarını tanımlayan bölümlere sahiptir.
TOPLUM NE ZAMAN YENİ BİR ANAYASA’ YA İHTİYAÇ DUYAR?
Bu genel tanımı yaptıktan sonra ülkemizin, daha doğrusu cumhuriyet döneminin Anayasa yapma kronolojisine baktıktan sonra 1924 ilk Anayasası’dan, 1961 ve 1982 Anayasaları da dâhil hep olağan üstü dönemlerde hazırlanmış ve uygulamaya girmiş durumlar söz konusudur.
Sormamız gereken basit bir soru var aslında. Toplum ne zaman yeni bir Anayasa’ ya ihtiyaç duyar?
Bizim tarihi geçmişimize bakarsak, her zaman bir kurumsal yapı mevcut olup, kanun ve kurallarla yönetmenin yanında, çok başlılığa hiçbir zaman izin verilmemiş, hatta bu gün çok acımasız bulduğumuz kardeş öldürme kanunu bile bunu önlemeye yönelik yapılmıştır.
Toplumun tamamını kapsayacak ve bir devleti, milleti ile bütünleştirmeye ve uyum sağlamaya yönelik tüm tedbirleri alacak olan yönetim biçimi son derece önemli olduğunu ve toplumun genel gelişimi üzerindeki etkilerini tartışmaya bile gerek yoktur. İşte tam da bu noktada yeni Anayasa yapma gerekliliği ortaya çıkar.
YENİ BİR ANAYASA’ YA İHTİYAÇ VAR MI?
Bu soruya tüm siyasi oluşumlar ve sivil toplum kuruluşlarının vereceği tek cevap vardır, o da EVET olacaktır. Sorulan sorunun cevabı evet olması yeterli olmamasının tek sebebi de gerekliliklerden çok, günümüzün siyasi tıkanmasından kaynaklandığını anlamamak için tüm siyasi, ekonomik, toplumsal olaylardan uzak olmak gerekir. Yeni bir Anayasa’ ya EVET, Ak Parti önderliğinde ve koordinesinde ise HAYIR.
2002 den bu yana iktidar olmuş, birçok kanun ve yenilikler getirmiş, doğrusu ile yanlışı ile birçok değişiklik yapmış bir yönetimden bahsediyoruz.
Bu gün, eğitimden sağlığa, ulaşımdan imara, ekonomiden yerel yönetimlere kadar tüm alanlarda yapılanları düşünüp artık yeterince devlet yönetme tecrübesine sahip bir partinin, daha doğrusu bir düşünce sisteminin, mevcut Anayasadaki eksiklikleri ve aksaklıkları tespitinde en isabetli kararları almasını beklememiz doğaldır. Öyle ki, işin içinde olanla olmayan hiçbir zaman bir olmuyor. Tabi istişare ve farklı görüşteki partilerin de öneri, ilave ve kabul etmedikleri maddeleri de orta yolu bularak şekillendirmeleri en doğrusu olacaktır.
Son 10 yıldır yeni ve sivil bir Anayasa yazılamamış olmasının sebebi, her ne kadar Ak Partinin Başkanlık sisteminde ısrar etmesi görünse de, diğer partilerin de bu konuda daha yaratıcı ve ret etmedeki gerekçesi daha sağlam argümanlara dayandıramadıkları için artık bu işin referanduma gideceğini herkes kabullenmiş durumda.
Başkanlık sisteminin artısını ve eksisini anlatılamamış ve anlaşılamamış olması, peşin ret edilmesi için bir sebep olmuş. Bir açıdan bakıldığında her yeniliye karşı direncin olması kaçınılmaz olduğunu da bilmekteyiz. Bu direnci parlamento içinde kırmak, daha doğrusu yeniliğin yolunu açmak zor ve hatta imkansız olduğunu her girişimden sonra daha iyi anlaşılmakta. Bundan sonraki referandum sürecinin nasıl gelişeceğini hep beraber izleyeceğiz.
YILSONUNA KADAR REFERANDUM OLUR MU?
Olağan üstü durumlar söz konusu olmazsa, büyük bir ihtimalle olur. Kaldı ki bölgemizdeki olaylar bu yönde gelişmeseydi belki de bugüne kadar bu iş bitmişti. Bölgedeki ve ülkedeki gelişmeler engel olmadığı durumda, yılsonuna kadar çalışmalar tamamlanıp referanduma gidilir ve yeni Anayasanın şekli ve içeriği ortaya çıkar.
REFERANDUM SONUCU NE OLUR?
Çok fazla müneccim olmaya gerek yok. Büyük ihtimalle az bir farkla da olsa olumlu sonuç alınır. Bütün itiraz ve engellere rağmen Ak Parti yönetimi ve teşkilatı gereken çalışmayı yapacak ve başarılı olacaktır. Çünkü muhalefetin haklı olduğu konularda bile halk seviyesine inip gerekli çalışmayı gösterecek kabiliyeti ne yazık ki yok. Sadece eleştiri ve yıkım üzerine kurulmuş çalışmalar başarı için yeterli olmadığını bu kadar yıldır anlayamadıklarına göre bu vakitten sonra da bir devrim yapmalarını beklemek, mucize beklemekle eş değerdir.
HABER ANALİZ
REFİKA KASAPOĞLU